Ben ne zaman söze başlasam; sen kaybolursun pencere kenarından.. Şimdi "konuş.. anlat.." diyorsun ya, ondan susmalarım.. Kaybolma diye...
Pazar, Aralık 18
Pamuk
Sanırdım ki; korku, yalnız dağları beklemekte. Meğer; indiği de oluyormuş, insan gözünün bebeğine. Bu pamucuk haberlerden içim daralsa da, yanar yanar gönül koyarım, yeniden hortlayan "aydın despotizmi"ne. Çünkü; sahiden de "bu topraklarda yaşananlar, haklı ya da haksız olma keyfiyetinin çok fevkinde. " (A.Alatlı)
(Yakaladığı "o an" fotoğrafı için Mustafa Küçük'e de saygı ve şükranla..)
Cumartesi, Aralık 17
Döngü
Döndüğüm onca ulvî eksen arasında, bir gün kendi süflî eksenimi de bulur muyum bilmem, ama bu ümidi taze tutmalı. Çünkü; âşık, mâşukunu beklerken "kavuşmak" belkidir, ama kavuşma umudu, mutlak yaşatan ve hayat verendir. Öte yandan; vuslat ölümdür ve ölüm bir dönüş! O halde; kâbusa döner mi hiç vuslatın olduğu bir düş? Demek ki; vakit geldiğinde dönmeli ve yaşadığı güzellikte ölmeli insan...
Pazar, Aralık 11
Cuma, Aralık 9
Yaprak
Çarşamba, Aralık 7
Gölge
Yazık... İnsan bir kez uyandığı rûyaya yeniden yatamıyor ve "iç"ini göremiyor her bakmasında aynaya.. Arsızca sevgiyi çoğaltıyor da günlerin telâşeli kalabalığında, kendisini çağıran beyaz bir gölgeden öte, kirini yoğaltamıyor.. Gidebilsem; gideceğim elbet, kendi içimden bile. Uzakların dibime kadar geldiğini görmektense.. Ama olmuyor, olmuyor işte.. Bir kuvvet, oyalıyor hergün beni binbir düş ile. Yoksa; kerte kerte kopmak ile köprüleri atmak, kapı komşusu duygular ve bu duygulardan bugünlerde bizim evde çok var.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)